14 Aralık 2011 Çarşamba

tiyatro.


Her Yöne 90 Dakika 
Oyuncular:
Deniz Oral, Ahmet Çevik, Fulden Akyürek, Veysel Diker, Hülya Şen
Oyun güncel olaylardan beslendiği için sıkmadı beni. Baştan sona kadar dikkat kaybım olmadan izleyebildim.
2. perdede izleyicilerin de katılımıyla daha da renklenen oyun için şimdiye kadar izlediğim en eğlenceli oyundu diyebilirim.  Oyuncuların hepside birbirinden iyiydi.
Ama ben özellikle Fulden Akyürek'in "Zöhre" karakteri ile Ahmet Çevik'in "Gay Gazeteci" tiplemesine bayıldım.
Muhteşem bir komedi şiddetle tavsiye edilir. 
Herkesin emeğine sağlık.
Ayrıntılar burada :)

5 Aralık 2011 Pazartesi

eskilerden.

bilgisayarımı karıştırırken yazdan kalma birkaç fotograf buldum
ve hemen sizinle paylaşmak istedim. 
Ankara-Ayaş'dan bir haftasonu...

 
 hedefe varınca biraz dinlendikten sonra bu güzel akşap evde kahvaltı keyfi yaptık.
bahçeden kapardığımız tazecik domates, salatalık ve biber ile sucuklu yumurta yedik. ekmeği bandıra bandıra.
kahvaltı sonrası şöyle bir yürüyüşe çıktık.
çevrede ne var ne yok bir bakalım dedik.


 veeeee ilk olarak bu rengarenk şirin tırtılla karşılaştık 
aslında pek de küçük sayılmazdı ama çok şirin geldi bize 
 renklerinden dolayı olabilir...



 dağa tırmanmaya başladık ve bu güzel ağaçlarla kaşılaştık




bir de tek başına dimdik ayakta duran bu pembiş çiçekle... 


dağın tepesine çıktığımızda şuan adın hatırlamdığım bu minik barajı gördük
insan Ankara'da yaşayınca minik bir su damlasını bile saatlerce seyredebiliyor
ya da ben öyleyim bilemedim şimdi :) 
sevgilerler...





24 Kasım 2011 Perşembe

kutlama.




Ben ilkokul öğretmenimi hiç unutmadım. Ona duydugum hayranlık hala ilk günkü kadar taze. 
Eminim ki sizlerde öylesinizdir...
Nasıl olurda bir insan hiçbir kanbağı olmayan onca miniğe karşı bu kadar özverili ve şefkat dolu olabilirdi???
Minicik ürkek bakışların sonsuz sevgi ve güvene  nasıl dönüştürebilirdi???
O bir kahraman olmalıydı !!!
Beni hayata hazırlayan, bütün ilkleri öğreten, beni yaramaz öğrencilere karşı koruyan, ağladığımda bağrına basan...
Annemden sonra en çok onu sevdim ben...
   Ne işkence gibi ev ödevleri, ne sıra dayağı, ne de verdiği minik cezalar fikrimi hiçbir zaman değiştirmedi..
Evet evet o bir kahramandı!
Şevkat, sabır ve sevgi dolu bir kahraman!

Bu kutsal mesleğin farkında olan bütün kahramanların bu güzel gününü kutluyorum...
Sevgilerler...



17 Kasım 2011 Perşembe

Yeniden Sever Misin Beni?

Buluşsak mesela son defa !
Hani, ik günki gibi...
Biraz heyecan, biraz da korku olsa içimizde..
Beni beğenmemenden korksam,
Uyuyamasam gece geç saate kadar !
Sabah ise yine erkenden uyansam..
En güzel Kıyafetlerimi giyip en güzel kokuları sürsem mesela..
Sonra yine Sinema'ya gitsek..
Bu sefer ilk değil de son defa tutsan elimi ..
Baksan gözLerime !
Konuşsa dilin...
Gülse yüzün yeniden...
Aşık olsam sana Son defa !
Sarılsam içten
Çeksen kokumu içine eskisi gibi.
Okşasan saçlarımı,
Dolansa parmakların saçlarıma..
Düğümlense..
Acaba terler mi yine avuçlarının içi ?
Kaçar mı bakışların gözlerimden ?
Hadi söyle işte ' Yeniden Sever misin Beni '
                                                                                   özdemir asaf

11 Kasım 2011 Cuma

hepsi 1 :)



Dilek tutma zamanı gelmiş :))
 Tarih: 11.11.11  Saat:11:11
Bir güzel ve özeldir,
Kıymetli ve değerlidir...
Bir kere geldiğimiz bu güzel dünyada,
Hayatı bir numara yaşamanız ve hayatın her aşamasında rakamlardaki bu güzel uyumluluğu  hissetmeniz dileğiyle,
İyi tatiller...


minik bir test.




Aşağıdaki "kriz yönetimi" konusunda kadınlarla erkeklerin davranış farklılıklarını ortaya koyan minik bir test var.
Hazırsanız başlıyoruz! 

"Eşiniz çok hasta... Acilen ilaç lazım. Çabuk olmazsanız onu kaybedebilirsiniz. Evden fırlayıp bir eczaneye dalıyorsunuz. İlaç eczacının elindeyken fark ediyorsunuz ki, cebinizde 5 kuruş yok. Ne yaparsınız?" 
(Kopya çekmek yok eşler birbirine bakmasın litfen :))
........... 

Bir grup çift üzerinde bu test denenmiş ve kadınlar ile erkeklerin verdikleri cevapların birbirinden çok farklı olduğu ortaya çıkmış. 

Soruyu yanıtlayan erkeklerin tamamına yakını şöyle demiş:
"İlacı eczacının elinden kapar kaçarım".

Kadınların yanıtı ise çoğunlukla şöyle olmuş:
"Eczacıya durumu anlatır, ilacı parasız vermesini rica ederim. Olmazsa kapı önüne çıkar birilerinden borç isterim. Alır kaçarsam, yakalanıp eşimi hepten ölüme terk etme tehlikesi vardır". 

Bu minik test bile, kadınlarla erkeklerin hayata nasıl farklı yaklaştıklarını kanıtlıyor.
Erkeklerin fevriliğine karşı kadınların sorun çözmedeki soğukkanlılığı ve değişik çareler deneme ısrarı kayda değer...

Piki sizin cevaplarınız nasıl?





4 Kasım 2011 Cuma

bayram geldi :)



Bol harçlıklı, cicili bicili şekerli, barış ve kardeşlik içinde nice güzel bayramlar diliyorum...
İyi tatiller...

3 Kasım 2011 Perşembe

olympos güzeldir!

Uzun bir aradan sonra post yapabilmenin mutluluğuyla lafı fazla uzatmadan sizleri fotograflarla başbaşa bırakıyorum.
İyi bakışmalar :)  








 















 
Olympos, Çıralı, Tahtalı Dağı, Phaselis Antik Kenti...
Hepsinde huzur vardı ya da bana öyle geldi :)) 
Bu arada bu güzel tatil için arkadaşıma sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum :)
Sevgilerler... 



18 Ekim 2011 Salı

can yücel derki...


Öyle sabah uyanır uyanmaz yataktan fırlama
Yarım saat erkene kurulsun saatin.
Kedi gibi gerin, ohh ne güzel yine uyandım diye sevin...
Pencerini aç, yağmur da olsa, fırtına da olsa nefes al derin derin...
Yüzüne su çarpma, adamakıllı yıka yüzünü serin serin...



Geceden hazır olsun, yarın ne giyeceğin.
Ona harcayacağın vakitte bir dilim ekmek kızart.
Çek kızarmış ekmek kokusunu içine,

Bak güzelim kahvaltının keyfine.
Ayakkabıların boyalı olsun, kokun mis,
Önce
sana güzel gelsin aynadaki siluetin..
Çık evinden neşeyle, karşına ilk çıkana gülümse, aydınlık bir gün dile... 


Sonra koş git işine, dünden, önceki günden,
Hatta daha da eskiden yarım ne kadar işin varsa hepsini tamamla.
Ohhh şöyle bir hafifle...
Bir güzel kahve ısmarla kendine, seni mutlu
eden sesi duymak için "alo "de...



Hiç işin olmasada öğle üzeri dışarı çık
Yağmur varsa ıslan, güneş varsa ısın, hatta üşü hava soğuksa...
Yürü, yürürken sağa sola bak, öylesine değil, görerek bak.
Çiçek görürsen kokla, köpek görürsen okşa,
çocuk görürsen yanağından makas al.

Sonra, şöyle bir düşün, kimler
sana yol açtı?
Sen çok dar da iken kimler seni ferahlattı,
Hani kapını kimsenin çalmadığı günlerde kimler kapını tıklattı?
 

Ne kadar uzun zamandır aramadın onları değil mi?
Hadi hemen uğrayabilirsen uğra, arayabilirsen ara
Hatırlarını sor, öyle laf olsun diye değil, kucaklar gibi sor..
Bu sadece onların değil, senin de yüreğini ısıtacak,

yüzünde güller açtıracak.




Günün güzeldi değil mi? Akşamın da güzel olsun...
Yemeğin ne olursa olsun, masanda illaki kumaş örtü olsun.
Saklama tabakları, bardakları misafire, sizden ala misafir mi var bu dünyada.
Ailecek kurulun sofraya, öyle acele acele değil, vazife yapar gibi hiç değil,
Şöyle keyife keyif katar gibi, lezzete lezzet katar gibi,
Eksik bıraktıklarını tamamlar gibi tadına var akşamının.
Gece evinde, dostların olsun
Sohbetin yemeğin, kahkahan  olsun.
 Arkadaşım,
Hayat bu daha ne olsun?
Ama en önce ve illa ki sağlık olsun! 

Sevgilerle...




13 Ekim 2011 Perşembe

yerköprü şelalesi.

Mersin' in Mut ilçesinde bulunan bu güzel şelalemize fotoğraflarla bir göz atalım bakalım bakalım nasılmış?

  
Öncelikle yolumuzu tarif ediyoruz.
İlçe merkezine 35 kilometre uzaklıkta olan doğa harikasına Mut-Ermenek yolunu takip edilerek ulaşıyoruz.


Araçla ulaşımın son bulduğu yerde şelaleye ulaşmak için bu ahşap köprüde pıt pıt ilerliyor, merdivenlerden aşağı iniyoruz.


Siz merdivenlerden inerken bende biraz bilgi vereyim rehber edasıyla :)
Şelale, 110 milyon yıl önce kretose yaşlı kreç taşlarının faylanması sonucu dar bir kanyonun oluşması ve yine bu faylanmaya bağlı olarak bol karbonhidratlı su taşıyan kaynak suyunun varlığı ile ortaya çıkmaya başlamış ve hala oluşumu devam ediyormuş...


Şelale, Türkiye' de koruma altına alınan 8 tabiat parçasından biri olma özelliği taşıyormuş ve ayrıca Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından 2001 yılında Tabiat Anıtı olarak da tescillenmiş... 

 

Şimdi geziye devam :)
Merdivenlerden indikten sonra yaklaşık 30 metre yükseklikten akan şelalenin içindeki minik mağarayı ve mağarayı dolduran turkuaz renkli gölü görüp mutlu oluyoruz.


"Ben çok merak ettim iyice yakından bakmak istiyorum" diyenler, bu taşların üstüne basa basa şelaleye iyice yaklaşıp suyun yüzünde bıraktığı minik damlaların serinliğini hissedebilirler...

Şimdilik bu kadar. Sevgiyle kalın...



5 Ekim 2011 Çarşamba

perdeler açıldı.


Yıllardır tiyatronun gelişimine öncülük eden Devlet Tiyatroları 1 Ekim' de perdelerini açtı. 
Yeni tiyatro mevsimi dolu dolu geçeceğe benziyor.
2010-2011 tiyatro sezonunda beğeni toplayan oyunların yanısıra birçok yerli ve yabancı oyun ilk kez sanatseverlerle buluşacak.
Bazı oyunlar için biletler şimdiden tükenmiş durumda. 
Eğer siz de tiyatroyu seviyorsanız ve merak ettiğiniz oyunları kaçırmak istemiyorsanız tiyatro programını sık sık takip etmelisiniz. 
Linkler benden; Devlet Tiyatroları mybilet  
Biletler sizden :))

Hadi bakalım iyi seyirler...

4 Ekim 2011 Salı

yedigöllere gidilmeli !

Gezmek, gezmek ve yine gezmek...
Doğayla başbaşa bir haftasonu kaçamağı yapmak isteyenlere duyurulur:
Yedigöller sizi bekleeeeeeeeeer!
  Yedi tane minik gölün oluşturduğu bu güzel doğa harikası yerde neler var ? 
Neler yapılabilir?
Göllerin kenarlarındaki minik iskeleler de oturarak yeşilin tadını çıkarabilir,
Patikalarda göl manzaralı yürüyüşler yapabilir,


Göllere yansıyan ağaç gölgelerinin suyla birlikte hareketlerini izleyebilir,
Pisagor Ağacı, Dilek Çeşmesi, Gülen Kayaları görebilir,
Metrelerce uzun ağaçlar eşliğinde dağlara tırmanabilir,
Bu güzel bungalovlarda ya da çadırlarda konaklayabilir,
Gökyüzünün  harika yansımalarına tanık olabilir,
Ve birçok güzellikle birlikte huzur dolu bir tatil geçirebilirsiniz.


Ayrıca ilkbahar aylarında giderseniz açmış nilüferleri de görebilirsiniz.






Kaçırırsanız üzülürsünüz benden söylemesi :)